Sosyal Medya

Güncel

İsmail Kılıçarslan: Ordumuz Afrin’i neredeyse “yürüme hızında” ele geçirdi

Yeni Şafak yazarı İsmail Kılıçarslan Afrin zaferini köşesine taşıdı.



İsmail Kılıçarslan Afrin operasyonu ile bilinen birçok gerçeğin yanlış olduğunun ortaya çıktığını, Türkiye'nin Kürt siyasal hareketine emperyalist güçlere taşeronluk yapması durumunda gereken cevabı verebilecek güçte olduğunu belirtti.

Yazının Tamamı

Tarihin bazı anları vardır. Tam o an geldiğinde bir vatanın parçası, bir topluluğun üyesi, bir fikrin savunucusu, bir yolun yolcusu olduğunuz için gururlanır ya da kahrolursunuz.
 
Tarihin bazı anları vardır. O gün ortaya çıkan şeyin aslında yüz yıllık, beş yüz yıllık, bin yıllık bir köklü duygudan, bir yönelimden kaynaklandığını hissedersiniz.
 
Amerika büyük bir ülke midir? “Evet, elbette büyük bir ülkedir. Hatta dünyanın en büyük ülkesidir” cevabını verdiyseniz üzülürüm, ama ÅŸaşırmam. Zira günümüzde büyüklük, sadece bir cesamet meselesi haline gelmiÅŸtir. Oysa büyüklüğün cisimle ilgisi pek azdır. Büyüklük, baÅŸka, bambaÅŸka bir yerdedir.
 
Niye böyledir bu? Son derece güncel bir meseleden hareketle anlatmayı deneyeyim.
 
Dün, ordumuzun ÅŸanlı Mehmetçikleri Afrin’i ele geçirdi malum. Allah’a şükürler olsun ki “her ev bir kale olacak” yaveleri ellerinde patladı teröristlerin. Åžanlı MehmetçiÄŸin geldiÄŸini görünce arkalarına bakmadan kaçtılar. Ordumuz Afrin’i neredeyse “yürüme hızında” ele geçirdi. Emperyalizmin don lastiÄŸi olmayı marifet sayan siyasal Kürt hareketi bir kez daha yerle yeksan oldu.
 
Afrin zaferi, ama daha da ilginci “Afrin’i savunacak mecali kendilerinde bulamayan teröristler” bir kez daha göstermiÅŸ oldu ki terör dediÄŸimiz aÅŸağılık ÅŸey arkasında küresel emperyalizmin desteÄŸi yoksa bit yavrusu hükmündedir.
 
Fakat anlatmak istediğimiz mesele başkadır.
 
Amerika denilen ülkenin Rakka ve Musul’u “özgürleÅŸtirmek(!)” için yaptığı operasyonları hatırlıyor musunuz? Ä°ki ÅŸehirde de öldürülen militan sayısından belki on belki yirmi kat fazla sivil öldürülmüştür. O operasyonlardan hemen sonra iki ÅŸehrin havadan çekilmiÅŸ fotoÄŸraflarına baktığımızda göreceÄŸimiz manzara ÅŸudur: Geride bir ÅŸehir deÄŸil, bir ÅŸehrin gölgesi bile deÄŸil, sadece bir harabe kalmıştır. Yakıp yıkmayı, yıkıp yapmamayı marifet sayan küresel emperyalizm OrtadoÄŸu’nun ÅŸehirlerine sadece istikrarsızlık getirmiÅŸtir. Bu ÅŸehirlerdeki varlığını da sadece güvenlik üzerinden sürdürmüştür. YetmemiÅŸ, üzerine harabeye çevirdiÄŸi o ÅŸehrin tüm yeraltı ve yerüstü zenginliklerini de talan etmiÅŸtir.
 
Bugün Avrupa müzelerini süsleyen arkeolojik eserlerin neredeyse tamamına bakıldığında, bugün Amerika’nın enerji kaynaklarının yarıdan fazlasına bakıldığında ortadaki küresel emperyalizm gerçeÄŸini görmemek için ya kör ya da Avrupa/Amerika enstitülerinden beslenen solcumsu olmanız gerekir. Körseniz “Allah böyle yaratmış/baÅŸa gelmiÅŸ” der geçeriz. Ama solcumsuysanız ve “aslında…” diye baÅŸlayan cümlelerle küresel emperyalizmi aslanlar gibi savunuyorsanız, mesela Amerika’nın Afrin’de siyasal Kürt hareketini satmasına üzülüyorsanız falan size ÅŸifa dahi dilemeyiz: Aptallığınızda boÄŸulun.
 
Türkiye açısından durum nedir peki?
 
Afrin operasyonu boyunca MehmetçiÄŸimizin neden olduÄŸu sivil zayiatı rakamları, harp okullarında ders olarak okutulacak kadar azdır ve bu bile baÅŸlı başına Türkiye’nin büyüklüğüne iÅŸaret eden bir baÅŸarı hikâyesidir. Harekâtın belki de günlerce uzamasını göze alıp sivil kaybını göze almamak tüm dünyaya verdiÄŸimiz bir derstir.
 
DiÄŸer yandan, zaferden hemen sonra Afrin’in havadan çekilmiÅŸ fotoÄŸraflarına bakıldığında görülecek manzara ise ÅŸudur: Afrin, bir ÅŸehir olarak orada öylece durmaktadır. Harabeye dönen diÄŸer ÅŸehirlere bakıldığında hissettiÄŸiniz o derin utanma duygusu, Afrin’de yerini bir “demek böyle de olabilirmiÅŸ” fikrine bırakmaktadır.
 
Afrin’de bundan sonra ne olacağını merak edenler ise Cerablus’a ve el-Bab’a bakabilirler. Cerablus’ta, el-Bab’ta açılan PTT ÅŸubelerine, saÄŸlık ocaklarına, okullara bakabilirler. Yapılan parklara, evlere, yollara bakabilirler. Åžehir halkının aktif olarak katıldığı yönetim biçimine göz atabilirler. Her ÅŸeyden önce özelde “Türk askeri” tamlamasının, genelde “Türk” kelimesinin buralarda ne anlama geldiÄŸini sorup soruÅŸturabilirler.
 
Savaş karşıtı, anti militarist okurlarımla kavga çıkmasın diye yazayım: Gönül ister ki dünyada hiç savaş olmasın. Gönül ister ki herhangi bir savaşta tek bir sivilin burnu kanamasın. Bu, ideal olandır elbet. Bir de ideale en yakın olanı vardır ki o da Türk ordusunun savaş ahlâkıdır.
 
Yazıya “tarihin bazı anları vardır. Tam o an geldiÄŸinde bir vatanın parçası, bir topluluÄŸun üyesi, bir fikrin savunucusu, bir yolun yolcusu olduÄŸunuz için gururlanır ya da kahrolursunuz” cümleleriyle baÅŸlamıştım. Afrin zaferi günü Türkiye isimli vatanın bir parçası olduÄŸum için gururlandım. Öyle zannediyorum ki kendilerini “siyasal Kürt hareketinin parçası” olarak görenlerin tamamı da kahroldu. Ve emperyalizmin don lastikliÄŸini, sınır eÅŸekliÄŸini yapmaya devam ettikleri sürece de daha çok kahrolacaklar. Kadın teröristler meydanlarda “neredesin ey Amerika, neredesin ey Almanya?” diye ağıt yakmaya devam edecekler.
 

 

Ve bir küçük ÅŸaka: Trump, MehmetçiÄŸimizin Afrin’de ele geçirdiÄŸi milyonlarca dolarlık Amerikan cephanesini “onlar bizim, iade edin” diyerek talep ederse ÅŸaşırmayalım. Küresel emperyalizm dediÄŸimiz ÅŸeyde her ÅŸey vardır da ahlâk yoktur. HoÅŸ, ahlâk yoksa hiçbir ÅŸey yok demektir ki o da ayrı bir meseledir.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.